Friday, December 29, 2006

Kurban bayrami ve yeni yil

2006 yilinida geride birakiyoruz, artik insanlar hosgeldin 2007 sarkilari soylemeye basladilar etrafimizda. Bu sene kurban bayraminida beraberce yasayacagiz. Eskileri hatirladim, hani hosgeldin 1990 diye programlar yaparlardi, anlayacaginiz bizlerde eskidik artik. Ve geriye donus yok, artik kocaman evli basli insanlariz. Bizim cocuklarimiz var yetistirdigimiz, ve inanin aslinda keyifte aliyor insan. Senelerdir kurban bayraminda buralardayim, yada istanabulda idim, anlayacaginiz ailemden uzakta. Nede ozledim o cocukluk yillarimdaki bayram sevinclerini. Kisa kesiyorum simdilik ve hepinizin cifte sevincini kutluyorum sevdiklerinizle beraber. Sizde dusunun bakalim o eski bayram gunlerinizi...

Thursday, December 28, 2006

Iki yuzluluk ve ustesinden gelme

Insanlar ne olursa olsun bazen cevresindeilere hos gorunmek ve ortamda huzuru saglamak icin iclerinden geldigi gibi davranamiyorlar. Kendi davranislarindan daha sonra geriye bakinca pismanlik duyabiliyorlar, ve uzuluyorlar. Bunun yerine o zaman dosdogru davranmak, durust ve icten olmak bence en iyisi. Geriye bakinca degistiremiyor insan yasadigi seyleri, ama simdi acisini cekmemek icin dosdogru olmaliyiz her zaman dimi. Ve karsimizdakinden de ayni seyleri beklemeliyiz. Sabir sabir derken bence tavizde vermemeliyiz hayatimizdan, ve ideallerimizden. Sonucta bundan dolayi uzaklarda degilmiyiz, biraz kacis ve kendi hayatini huzurlu ve mutlu istedigimiz gibi yasamak icin...Sonra dua etmeliyiz bol bol ve iki yuzlu olmadan ustesinden geliriz herseyin sonra insallah...

Monday, December 25, 2006

Bekleyen gozler

Dile kolay buralara geleli 4.5 sene oldu ve TR ye daha gidemedim. Birinci sene masteri bitirme telasi ve arkasindan bir ise baslamamam. Bunun akabinde calisma vizesi H1 almam ve bundan dolayi gelecek sene giderim diye erteleme, ve daha sonrasinda doktoraya baslayip yeterlilik sinavi icin calisma. Gecen senede oglumuz dunyaya gelecegi icin burada kalmak zorunda olusumuz, ve bu sene biletleri almis olmamiza ragmen son dakikada vazgecme. Bu senekinde esimin doktora egitimiyle alakali bitirmesi gereken bir is, ve tabiki benimde tezimle alakali yapmam gereken seyler. Her ikimiz icinde buyuk donum noktalari ileriki akademik kariyerlerimizde. Yani dunya islerine dalinca insan bir denk getirip yapamiyor, vakit ayiramiyor sevdiklerine. Aslinda gozumde tutuyorlar ve gercekten cok ozledim onlari. Gecenlerde telefon caldi, annemin her zamanki neseli, guzel ve candan sesi. Daha sonra gorusmemiz devam ederken sesleri degisti anneminde babaminda, biricik ogullarini gormek istiyorlar, kucaklarina basmak istiyorlardi, Tabiki bende. Agladilar sessizce, ama bana hissettirmemeye calistilar. ama yermi anadolu cocugu :) Bu arada torunlarida oldu, onu daha goremediler hep resimden, ve arasira telefonda konusmalarindan taniyorlar. Selim bazen tepki veriyor onlara, guluyor ve mirildaniyor. Onlarda seviniyorlar tabiki. Ah annecigim ve babacigim insallah kisa sure sonra gorurusuruz, Boston a yerlestikten sonra her sene 1 ayimizi TR gezisine ayirmayi dusunuyoruz. 10 gun bizimkilerde, 10 gun kayinvalidemlerde, ve geri kalan 10 gunde dost ziyaretleri veya tatil beldesi ailecek basbasa. Hayirlisi dusunuyoruz sadece simdi. Dusunuyorumda 4.5 seneye neler sigmazki, ben degistim baya olgun adam oldum fiziksel ve dusunce tarzi olaraktan. Artik 20li yaslarin basindaki gencler degiliz. Onlarda oyle degiller. Insallah buralarada en azindan bir kere gelsinler istiyorum onlari en kisa zamanda. Bakalim hayirlisi. Hasret gidermek beraber birseyler yapmak istiyorum. Hemde cevremizi gorsunler, hissetsinler buralarda birseyler yaptigimizi. Hayirlisi ins o gunleride goruruz, bir an once kavusuruz. Onlar hem beni, hem esimi (kizlarini) hem de torunlarini cok ozlediler, inanin bizlerde onlari cok ozledik. Bugune kadar cok yorulduler, cunku hayatlari hep mucadele icinde gecti, yarinlarini kendileri planladilar hep. Ama hamd olsun guzel seyler yaptiler ve basardilar bence. Hem bizi yetistirerek hem de hayatlarina guzel bir anlam vererek. En onemliside bize cocuklarimiza miras birakacagimiz inancli insan olma fikrinin temellerini verdiler... Sagolsunlar... Allah kavustursun hasret cekenleri ins...Ve bizim yasadigimiz guzellikleri onlarda yasama firsati bulsunlar dimi...

Sunday, December 24, 2006

Suslu Deve

Diyeceksiniz nereden cikti bu suslu deve diye bir yazi, ama etrafimiz suslu develerle dolu olunca aslinda bosuna bir yazi olmadigini goreceksiniz. Belki bilmiyoruz ama kendimizde bir suslu deveyiz ve etrafimiza hic istemedigimiz halde degisik gorunmeye calisiyoruz. Eger bir gozluk olsa idi ve onu takinca indanlarin icini oylece gorebilse idik anlardik o zaman cevremizdeki suslu develeri, ama inanamiyoruz simdi. Hayatimiz zorlasmasin dimi, yoksa o kadar degisik insanlari cevremizde gorse idik cekilmezdi bu hayat dimi. Insan aslinda cevresindeki gercekleri gormek istiyor, onunla alakali bircok film ceviriliyor, kitap yaziliyor, bazi insanlar karsisindakinin beynini okuyor, onu ciplak gorebiliyor, hayati bir kumanda ile kontrol edebiliyor vs. yani aslinda izimizde bu suslu develeri kesfetme istegi var ama bir turlu ulasamiyoruz ona, belki ileride teknoloji sayesinde bunlari belki yapabilecegiz, artik elbise giymemize bile gerek kalmayacak cunku bu bahsettigim gozlukler cikaracak butun foyamizi ortaya :) Bu havaalanlarina guvenlik icin koyulan aletler bunu yapmiyormu zaten simdi, onlarin kuculmesi ve cebimize girmesi bence o kadar hayalden uzak degil seyler. Bu yziyi birde ulkemin medyasini takip ede ede daha cok gormeye basladim, cunku o kadar suslu develer varki, diyor insan artik ne zaman bu suslululerden kurtulacagiz diye. Artik bizim neslin zamani geldi, meydani bize birakin diye ama baksaniza biz bile kendimizi bilinclilerden sayariz buralarda kalmaya karar verdik su anda. Belki cooook yillar sonra belki bizde susumuzu atip donmeye karar veririz. Hadi hayirlisi... Gordunuzmu dusununce aslinda her birimiz az yada cok suzlu bir deveyiz...Var etrafimizda esekler peslerinde suruklenip gidiyoruz...

Thursday, December 21, 2006

Ruhumuz ve biz

Bugun okudugum bir makalede ruhumuzun Allah in bir kanunu oldugunu ogrendim, ama bu kanunun bir suuru var, yani bildigimiz fizik kanunlari gibi degil. Ne kadar ilginc geldi bana aslinda bunu ogrenmek, belki duymustum daha once bu gercegi ama yeni dikkatimi cekti bu gercek. Daha derin dusundurttu beni, ve aslinda bedenimle ruhumun ayri seyler oldugunu dusundum. Bedenim ruhsuz yapamaz, yani cansiz olamaz, ama ruhum cansiz olabilir diye dusundum. Olumle beraber ayriliyor bedenden ruhumuz, ama o vakte kadar hep beraberler. Uyurken bile. Yani bedenimiz kanunsuz islemiyor... Ne kadar felsefi oldu degilmi bu yazimiz. Birazda siz dusunun bakalim bu beden ve ruh olayini...

Gecenin bu vakti

Biricik oglumuzu 9:50pm civari uyuttuktan sonra esim teziyle alakali calismaya baslamisti bile calisma odamizda. Bende miskin miskin hem bu bizim Dallas Mavericks in macini seyrediyordum hemde tezimle alakali degisik makaleleri okuyordum. Dallas ilk yari baya stresli oynasada ikinci yariyi toparlayip kazanmasini bildi hemde deplasmanda. Bende farkinda olmadan elimdeki makaleyi bitirmisim, ve gercekten onemli bilgiler ogrendim ayrica. Ben bu TV karsisinda hem izleyip hem de dikkati dagilmadan ders calisabilenlerdenim. Esimde bu huyuma gercekten sasiriyor, nasil yapabiliyorum boyle diye. Ama ben boyleyim iste, ayni anda 2-3 is yapabiliyorum yani. Annemiz babamiz bizi oylece yetisdiler sagolsunlar. Saatte baya gec oldu aslinda gece yarisini gecmis, esimle oglumuz uykuyu coktan yariladi bile. Bende biraz sonra yatacagim, ama aklimda kahvaltida ne yiyebiliriz diye dusunuyorum. Cunku 2 gun once yumurtamiz bitti, ve hergun yumurtaya aliskin olan bizler ne yiyecegimizi bilemiyoruz. Aslinda baya seyimiz var kahvaltilik, ama biz illaki yumurtamizi isteriz. Tamam tamam yarin alalimda gitsin aklimizdan. Esimde buralarad Kroger diye buyuk bir supermarket var onu cok sever, ona gitmek istiyordu ama disarisi biraz siguk olunca cikmak istemedim. Bu arada klimamizda calisiyor haril haril, oglumuzu uyandirmasa bari... Haydi dostlar ben uyumaya gidiyorum, sizede iyi geceler veya iyi gunler. Uykudan acilmisken uyku ile alakali birseyler soylemeden veda etmek istemiyorum. Sabah hemen olacak zaten, uyurken insan vakit gecmesin istiyor ama sabah oluveriyor iste, ama zaten ben o cok uyuyanlardan degilim aslinda. 6 saat ortlama uyurum, bize yatili okulda kalirken irta ve lisede mecburi 8 saat uyuttuklarini bilirim, ne az ne fazla. Devamli kontrol ve duzen. Fazla uyumak istersen, basta kahvaltiyi kacirirsin, daha sonra dersi, ve guzelce bir ceza alirsin. Dusundumde ben o durumlara hic dusmedim, ve kasten ders kacirmadim hic. Disiplin icimize islemis, olmayinca saliyor insan TV karsisinda, yatarak ders calisma aliskanliklari kazaniyor... Kalin saglicakla bakalim...Esime esim demekten tense bir isim uyduralim da onu kullanayim bu blogta, tabiki oglumuz icinde. Yarin soylerim size esimle gorustukten sonra onun ve oglumuz icin ne uydurmasyon isimler buldugumuzu...

Tuesday, December 19, 2006

Aci ama gercek mutsuzlar daha basarili

Bu basligi gorunce bende baya sasirmistim, ama dogru olduguna inaniyorum bende aslinda. Ornegin gecen sene bizim en sikintili yilimizdi ama hem benim icin hem de esim icinde en basarili ve verimli yil o yil oldu. Cunku vaktini daha verimli kullaniyorsun ve planliyorsun zamanini. Oglumuza bakmak ve ev islerini gunu gunune yapmak icin planliyoruz kendimizi., ve bunun yaninda tezimizle ugrasirken daha odaklaniyoruz isimize. Cunku dusunuyoruzki tembellik yapacagimiza oglumuzla daha iyi ilgilenirdik diye, ve onsuz gecen vaktimiz degsin istiyoruz yano. Gunlerimiz daha verimli gecer oldu oglumuz dunyaya geleli, ve esimde ben de baya mesafe kaydettik tezlerimizde. Sanki esimde bende bu sikilan ve cevremizde olan olaylardan dolayi biraz mutsuz olan ve is yasantilarinda basarili tiplerdeniz. Yukarida soyledigim gibi biz bu sikilanlar, birden fazla ayni isle ugrasanlar ve mutsuz olarak basarili olanlardaniz zannediyorum. Tasavvuftada oyle degilmidir, once kendini butun dunyeviliklerden arindiracaksin sonra gercekleri gormeye baslayacaksin, kalbin acilacak. Tabiki bu yasam tarzi bizden cok uzaklarda. Cunku bizim dunyevi basarilarimizin kulluk gorevlerimizden birisi olduguna inaniyoruz ve ona gore siki sikiya baglanip basari icin elimizden geleni yapiyoruz. Asagida okuyacaginiz gibi yapilan arastirmalarda bizi hakli cikariyor sanki. Esim ve ben yardima ihtiyac duymadan istedigimiz ve hedefledigimiz seyleri basaririz ve ustesinden geliriz diye dusunuyoruz. Yaptigimiz ilmi ibadet olarak goruyoruz yani, ve bilim soyledikten sonra uzerine laf soylemek dusmez bize tabiki. Kisacasi biz zorluklarin ve mucadelerin adamiyiz :) Baksaniza zorluklar bizi baya basarili yapti ve tabiki nasip tarafini unutmayalim, ve bakalim daha ne zorluklarla karsilasacagiz. Belki oglumuza bir kardes daha... Ve gidecek coook yol var daha alanlarimizda...Her basariya ihtiyac duydugumuzda formul belli...

Buyrun orijinal yaziyi okuyun bakalim, begenecekmisiniz.

Mutlu insanlar kolayca gevşeyip dikkatini dağıtabiliyor. Mutsuzlar ise zor görevleri daha kolay başarıyor. Kanada’da yapılan bir araştırma, mutluluğun yaratıcılığı arttırdığını ancak konsantrasyonu azalttığını ortaya koydu. Buna karşılık, mutsuzluk ise daha dikkatli ve zor görevlerde başarılı olmayı sağlıyor. Bilim adamlarının, 24 gönüllü üzerinde yaptığı araştırmanın sonuçları, Amerikan Bilimler Akademisi’nin süreli yayınlarında yayımlandı. Bilim adamları, farklı müzikler dinleterek deneklerin ruh halini etkiledi. kendilerini mutlu ve mutsuz hissettikleri sürelerde bazı görevler yapmaları istendi.

MUTLULUK DAĞITIYOR!

Mutsuz denekler dikkatlerini bir noktada yoğunlaştırıp konsantre olabilirken, mutlu deneklerin dikkatinin daha çabuk dağıldığı görüldü. Mutlu deneklerin yoğun dikkat gerektiren bir görevi yerine getirirken dikkatleri kolayca dağılırken, yaratıcılık gerektiren bir görevde ise mutsuz deneklerden daha başarılı oldukları gözlendi. Bilim adamları, mutlu insanların görüş ve algı alanının daha geniş olduğunu, bu nedenle de dikkatini bir noktada yoğunlaştırmakta zorlandığını belirtti. Ancak bunun da mutlu insanların daha yaratıcı olmasını sağladığı kaydedildi. Mutsuz insanların ise dış etkenlere karşı daha kapalı olduğu, bu nedenle dikkatini daha kolay bir noktada toplayabildiği ifade edildi.

Monday, December 18, 2006

Baba ve ogul

Aslinda bu isimde bir Turk filmi oldugu icin hemen o filmle alakali yazacagimi dusunmus olabilirsiniz. Ama o filmden daha ziyade bu diyarlardada baba ile oglunun ozel iliskisinin medyada ve cesitli ortamlarda islenmis olmasindan bahsedecegim. Ogul ilk ornek olarak babasini goruyor cevresinde, cunku ikiside erkek ve babasi sozu en sadik kisi. Bundan dolayi en azindan onun gibi olmak ve babasina erkekligini ispat etmek ister. Bundan dolayi babaya gercekten buyuk bir sorumluluk duser aslinda. Ogluna iyi ornek olmalidir, ve her zaman onun yaninda oldugunu gostermesi gereklidir. Bunun bilinciyle su siralar ogluma nasil ornek olurum, ve onu nasil yanliz birakmam onemli kararlarini verirken diye dusunuyorum. Cunku zaman cok hizli geciyor ve oglumuz bir yasina geldi bile. Gercekten kolay bir is degil, ve babasi olarak her zaman ve her yerde yaninda oldugunu gostermeliyim. Onun gibi dusunebilmeli, benimde onun gectigi merhalelerden gectigimi hatirlamaliyim. Ona zaten esim anne sevgisini ve sefkatini cok guzel bir sekilde veriyor, benimde baba sevgisini, sefkatini, sadakatini, ve guvenini en iyi sekilde vermem lazim. Onu ne istedigini bilen, disiplinli, ahlakli, sevgili, saygili, vatanina ve milletine bagli, degerlerini yasayan, kulturlu ve sayabilecegimiz butun guzel hasletlerle donanimli bir sekilde yestismesi icin elimden geleni yapmali ona cok guzel ornek olmaliyim. Ve onu guzel cevrelerde yetismesi icin ugrasmaliyiz, ve ona her konuda yararlanabilecegi bir rehber olmaliyim. Annesi ve ben zaten onu en iyi sekilde yetistirmek icin elimizden geleni yapiyoruz. Ve oglumuzun diger kardeslerine iyi bir abi olacagina inaniyoruz... Bu bu diyarlarlada boyle, TR dede... buyuklerine saygili, kucuklerini koruyan ve sevecen...

Saturday, December 16, 2006

Ahmet Ertegun ve Guzel bir Yazi

Ahemt Ertegun gercekten buralara gelince ismini duydugum, birkac kez Amerikan Halk TV sinde seyrettigim, konustukca gurur duydugu, ve gogsumun kabardigi ender bir sahsiyetti. Onu seyrettikce Turk olmaktan gurur duydum, ve bu ulkede isteyince cok basarili olunabilecegini hissettim icimde. Zaten bizlerde onun icin gelmemismi idik buralara icimizde vatan hasretini gomerekten. Gecenlerde vefatini ogrenince cok uzuldum. allah rahmet Eylesin. Hurriyetten Ertugrul Ozkok un yazisini cok begendim ve sizinle paylasmak istedim. Ayrica Ahmet Ertegün’ün "What’d I Say; The Atlantic Story" kitabini okumanizi tavsiye ederim.

Sizi arka kapıdan alırız (Ertugrul Ozkok, 17 Aralik 2006, Hurriyet)

1940’lı yılların sonlarına doğru, Türkiye’nin Washington Büyükelçisi, ilginç bir mektup alır. Bugüne kadar az kişinin bildiği bu mektup, güneyli bir senatörden gelmiştir.Mektup şöyle başlamaktadır:"Sayın Bayım, Bazı kişiler bana, kara derili bir şahsı ön kapıdan evinize aldığınız bilgisini ulaştırdı. Size şunu bildirmeliyim ki, biz ülkemizde bu tür davranışları tasvip etmiyoruz." Irkçılığın en koyu bölgesinden gelen senatör açıkça tehdit ediyor. Zencileri evinize sokmayın diyor. Hele hele evinizin ön kapısından asla sokmayın demeye getiriyor. Türk Büyükelçi, mektubu alıyor ve güneyli senatöre tek cümlelik şu mektupla cevap veriyor: "Sayın Bayım, Bizim ülkemizde dostlarımız evimizin ön kapısından girerler, mamafih siz geldiğiniz takdirde arka kapıdan girmenizi temin ederiz." Evet bu kadar basit ve hak ettiğini fazlasıyla veren demir leblebi gibi bir cümle. Osmanlı’yı miras almış, Cumhuriyet’i kurmuş ilk kuşağın insanlık dersini veren bu büyükelçi, yarın Özbekler Tekkesi’nde toprağa vereceğimiz Türk büyüğü Ahmet Ertegün’ün babası Münir Ertegün’dü. O mektup, çokuluslu bir devletin emperyal kültürünün ve saygısının manifestosuydu. Washington o yıllarda hálá kara derili insanların gettolarında yaşadığı bir şehirdi. Amerikan iç savaşını kuzeyliler kazanmış, ama güneyin ırkçı iklimini değiştirememişti. O yıllar kara derili insanlara "Negro" bile değil, "Nigger" muamelesi yapıldığı yıllardı. Ama siyahi müzisyenler o eve hep ön kapıdan girip çıktılar. O güneyli senatöre gelince, bugün adını hatırlayan bile yok. Mektubu yazan Münir Ertegün’ün naaşı ise ABD hükümetinin tahsis ettiği dev bir zırhlıyla Türkiye’ye getirilecekti. Her küçük şahsi tarih, işte böyle hayat bilgisi dersleriyle doludur. Amerika’nın Cleveland şehrinin merkezinde herkesin dikkatini çeken modern bir bina vardır. Binanın üzerinde "Rock’n Roll Hall of Fame" yazar. Burası Amerika’nın en önemli rock müzik müzesidir. Binanın giriş katında sağ tarafta büyük bir salon bulunur. Burası "Ahmet Ertegün Salonu"dur. Ahmet Ertegün, gettoların yalnız müzisyenlerine şöhretin yolunu açtı. Amerikan müziğinin iç savaşını kazanan komutan o oldu. Büyük bir Amerikalıydı. Aynı zamanda büyük bir Türk’tü. Bu yazının asıl duygusu, ne kara Amerikalılar, ne müzisyenler, ne de başka bir şey. Bu yazının asıl gayesi, "ana rahmi". Yani ebediyetten gelinip ebediyete dönülen o sonsuz dergáh. Ahmet Ertegün, bugün Amerika’nın en önemli şahsiyetlerinden biri. Bütün kariyerini orada yaptı. Amerikan kültürünün büyük bir temsilcisiydi. Orada para kazandı, orada şöhret oldu. Belki daha çok oraya, daha az buraya aitti. Acaba gerçekten öyle miydi? İnsanın bedeni ve ruhu kime aittir? Belki kendine, belki başkasına. Belki mülkiyetini kendinde tutmuştur, belki kiraya, icara vermiştir. Belki de satmıştır. Ama iş sonsuza göç etmeye geldiğinde, musalla taşından önceki o son sorunun cevabını verirsiniz. "Ben nereye aidim?" O son sorunun en huzur veren cevabı ise şudur: "Ana rahmine..." Geldiğim ve gideceğim yere. İşte vatan da orasıdır, huzur sokağı da. Ahmet Ertegün, büyük Amerikan vatandaşı, büyük Türk vatandaşı, yarın işte o adrese dönüyor. Özbekler Tekkesi’nde basit bir taşın altına... Türk gökkubesinin altına... (*) Bu mektubu Ahmet Ertegün’ün "What’d I Say; The Atlantic Story" adlı kitabında okudum.

Bencillik ve adil olmak

Insan bencil olmamali cevresi ile paylasmali mutluluklarini he huzurlarini. Bencillik insani yiyip bitiren en kotu seylerden birisidir, hastaliktir bence. Insan kendisini kameralar altinda yasiyor olarak dusununce belki daha farkli olurdu yasami, ama etrafimiza bakinca insanlar sanki dunya kendi etrafinda donuyormuscasina yasiyorlar. Kendilerinin memnun olmadigi birseyler olunca bosveriyorlar yaptiklari isleri, emellerini, dostlarini ve burada sayamadigim diger seylerini. Bu kadar kolay olmamali birseyleri birakmak ve degistirmek. Biraz cabalamaliyiz ve sabretmeliyiz. Karsimizdakilerinin penceresinden dusunmeye calismaliyiz. Ama diyebilirsiniz onlar ayni seyi yapmiyorlar, zaten oyleleri cevrenizde size dayanamazlar ve kendiliklerinden sizin etrafinizdan elenip giderler. Adil olmayi kendimize dustur edinmeli ve ona gore basta yakin akrabamizdan baslamak uzere bencilliklerimiz birakmaliyiz bir kenera. Insanlar size karsi hata yapmis ve kalbinizi kirmis olabilirler ama size hatalrini anlayip yaklasinca biz affetmeliyiz. Yani verici olmaliyiz kalbimizi acmaliyiz onlara. Bir sans daha vermeliyiz. Derler ya herkes bir sans daha hakeder. Eger bu verdigimiz sanstada hep verici ve alttan alan biz isek te tabiki adil olarak dusunerekten iliskilerimizi tekrar gozden gecirmeliyiz. Tebdili mekanda hayir var derler, bundan dolayi bazen degistirmeliyiz mekanlarimizi ve yeni dostlar edinmeliyiz. Yani hem kendimize hem de cevremize adil olalim. Bundan dolayi belki yeni gidecegimiz mekan bunu saglayacak bize... Hayirlisi diyoruz ve orta yolu ariyoruz...

Friday, December 15, 2006

Boston yeni diyarlar

Boston buralarin en eski yerlesim yerlerinden birisi. Nufusu 2 milyona yakin ve Amerikanin en buyuk 10 metropolitani arasinda. Yasadigimiz sehre karsilastirirsak metrekareye dusen insan sayisi baya yuksek. Toplu tasima gelismis ve Amerikanin en iyi egitim kurumlari burada. Bizim isimizde egitim oldugu icin bize cok uygun bir sehir olacak.Dusunurdum aslinda bu sehrin ne komik ismi var diye, ve birgun buralarda yasayacak olmak aklimdan gecerdi bazen. Sonunda nasip oldu bakalim, yerlesip uzun bir sure oralarda kalmayi dusunuyoruz artik. En azindan TR ye donunceye kadar diyoruz. Ailecek oralari sevecegimizden eminiz, onun icin gider gitmez belki once bir kiralariz ama daha sonra nasip olursa bir ev almayi dusunuyoruz. Daha sonra sehrin akisina kendimizi birakacagiz. Yani havasina girdik biz Boston in, sanki ait oldugumuz yuvaya, vatanimiza gider gibiyiz. Artik Boston liyiz biz insallah. Tuttugumuz takimlari degistirecegiz, arabamizi daha az kullanacagiz ve kisi doya doya yasayacagiz. Ve bu sehirden hic usanmayacagiz diye dusunuyoruz. Zaten mekan onemli degil, insanlar onemli degil mi. Biz esimle ve cocuklarimizla zaten kocaman bir dunyayiz. Her taraf cennet olur bizim icin diyoruz. Ama koklerimiz Texas ta, Dallas ta kalacak tabiki. Bu topraklara borcluyuz bu gunlerimize, ve en onemlisi oglumuz burada dunyaya geldi. Dallas bizi oyle bir sevdi ve kucakladiki Allah in izniyle herseyimiz tikir tikir isledi su ana kadar. Guneylileride ogrenmis olduk ayrica. Gecirdigimiz her dakikasindan lezzet aldik. Onumuzde 7 ay var ve onu guzelce yasamak istiyoruz biz. Yolumuz uzak ve yorucu. Haydi Dallas son bir kez simsiki sar bizi, ve Boston a hazirla. Belki bir daha ne zaman yolumuz duser bilinmez, ama sanki uzun sure dusmezmis gibime geliyor. Mesafe uzun biliyorsunuz, ve ne kadar cok sevsekte bu Sehirden ayrilirken buyuk bir elvada cekecegiz uzulereketen... Kimbilir ileride su Dallas gunlerini guzellikleriyle anarken hafifce gulumseriz... Bu arada Boston la basladim ve Dallas a gelince huzunlendim, ve hislendim, tekrar Boston hakkinda sonra yazacagim insallah...

Wednesday, December 13, 2006

Kararin arkasindan gelen mutluluk ve huzur

Binlerce sukurler olsun yuce yaraticiya, bize guzel secenekler verip onlardan birini secmek imkanini verdigi icin. New York, Boston, Istanbul derken secimimizi sonunda yaptik ve Boston daki teklifi kabul etmeye karar verdik. Bakalim her ikimizin akademik kariyeri ve ailemiz icin iyi olur insallah. Oglumuz ve ileride dusundugumuz cocuklarimiz guzel bir ortamda buyuyecekler insallah, ve iyi bir ebeveyn olmak icin calisacagiz onlar icin. Tabiki dunku yazimizda yazdigimiz gibi hedeflerimize ulasmak icinde elimizden geleni yapacagiz. Gerceklesmesi icin ugrasip yilmayacagiz. Hem meslegimizde hem de aile yasantimizla herkese ornek olmaya calisacagiz. Tabiki sevdiklerimizi bu mutluluklarimizi paylasmaktan yoksun birakmayacagiz. Hem benim anne babam hem de esimin anne babasi bu mutluluklarimizi bizimle paylasarak bize en buyuk katkiyi yapacaklar. Belki onlarin haberi olmadan yapiyoruz cogu seyleri ama onlarla paylasmak istiyoruz biz mutluluklarimizi. Onlar bizim herseyimiz cunku, ve cocuklarimizida bu gecmisten koparmamaya calisacagiz. Onlarin herkesi esit sevmelerini ve ayirim yapmamalarini ogretecegiz. Cunku sevgi paylasma ile artar, uzuntulerde tersine azalir. Gerek yok yani yarisa bence. Onlara kesinlikle sormayacagiz kimi daha cok seviyorsun diye, cunku sevsinler herkesi gonullerince. Zoraki sevgiler gecici olur, unutulur biliyorsunuz. Amerikalalilarin bir tabiri vardir cool olmak diye, yani rahat olacaksin, genis davranacaksin o zaman daha cok dostun oluyor ve daha cok seviliyorsun. Buyuklerimizde boyle davranirlar insallah ve onlari sevgilerini seviyelendirme, karsilastirma yapmak zorunda kalmazlar cocuklarimiza. Biz buyuk bir aileyiz, ve birbirimize siki siki bagliyiz. Buyuklerimiz annelerimiz ve babalarimiz biz sizin her zaman yaninindayiz ve insallah bundan sonra her sene TR ye gelecegiz ve sizinle guzel ulkemizde cocuklarimizla guzel vakitler gecirecegiz. Yani sizin bu uzun yolculuklari cekmenize gerek kalmayacak. Beraber dolasip beraber eglenecegiz cennet ulkemizde. O gunler yakin insallah en fazla iki sene sonra. Mutlulugumu paylasayim istedim dostlar, bu sekilde belki artar mutlulugumuz, ve umarim uzuntuler paylasmak zorunda birakmaz ulu yaratici. Beraber ne mutlu gunlere, ve buyuklerimiz ne biz nede cocuklarimiz sizleri hic unutmayacak, cunku sizde bizim ailemizin bir parcasisiniz... Tabiki cocuklarimizin halasi ve kuzenleri. Bu arada belirteyim bizim cocuklarimizin bir halasi var, ne teyzesi, ne amcasi nede dayisi var. Yani halalarina baya gorev dusuyor...

Tuesday, December 12, 2006

En etkin insanlar

Hersene degisik alanlarda en etkili insanlar seciliyor. Bunu neden yaparlar buyuk soru isareti olabilir ama benim icin aslinda buyuk bir motivasyon. Insan onlarin hayatlarini seyredince veya okuyunce bunlardan biriside belki ben olabilirim diye dusunuyor ileride, ve motive oluyor aslinda. Ama tabiki hedef o olmamali dimi, dunyada 7 milyarda en fazla 1000 tane boyle kisi seciyorlar her sene. Ama o yolda ilerleyip geregini yapmakta bence onlardan birisi olmak gibidir. Anlatirlar buyuklerimiz bir karince varmis, sormuslar nereye gidiyorsun oda demiski Hacca gidiyorum, karsidaki kisi gulmus. Karinca demiski niye guluyorsun, o kiside sen nasil gideceksin oraya omrun yetmez, senin adimlarinla bu yol bitmez demis. Karincada cevaplamis ben yola cikayimda,bu yola gireyimde gerisi onemli degil demis. Ister hedefe varirim, ister yollarda olurum. O karinca gibi biz yaptigimiz isin en iyisini yapip en iyisi olmaya calisalim, gerisi onemli degil. Hedefe ulasiriz veya ulasmayiz onemli degil ama o hedef ugruna bir amacimiz olaraktan yasariz, ve oluruz. Kimbilir belki en etkili ornek insanlardan birisi bile olabiliriz... Biz bu hedefe calisalim, sonucu olur yada olmaz onemli degil. Hedefsiz yasamaktansa, boyle bir hedefimiz olmasi daha iyi degilmi...

Monday, December 11, 2006

Secmek zorunda kalmak

Hayatimizda bazi donum noktalari vardir ve secim yapmaya zorlaniriz. Bizde oyle bir donemecten geciyoruz. Mutlu haber ustune mutlu haberler aliyoruz, ve birisini secmek zorundayiz. Dunyanin finans merkezi Manhattan mi, Entellektueller merkezi Boston mi, yada dunyanin en guzel sehrinin en guzel okullardan birisimi. Yani seceneklerden aslinda hangisini secsek guzel ama genede biz en iyiyi secmek istiyoruz ve bunun icin ugrasiyoruz. Umarim sonunda bizim icin en guzeli ve hayirlisini secip hayatimiza devam ederiz. Ya hic secenegimiz olmasa idi...

Sunday, December 10, 2006

Ilk Turk Nobel i aldi

Bugun Turk edebiyat tarihinde cok onemli bir gun. Orhan Pamuk Nobel Edebiyat odulunu aldi. Ne mutlu bize. Sagolasin Orhan Pamuk. Umarim bu odulun Turk insanina ornek olur ve nice Nobeller aliriz daha. Ne mutlu Nobelliyim diyene :)

Yoksullarin Bankacisi-Nobel Baris Odulu

Banglades'te milyonlarca kisiyi yoksulluktan kurtarmak için gosterdiği cabalardan dolayi "yoksullarin bankacisi" unvanini ve Nobel Baris odulunu Muhammed Yunus aldi.Muhammed Yunus, ulkesindeki cok yoksullara, ozellikle kadinlara, kucuk isletmeler kurabilmeleri icin teminatsiz krediler veren Grameen Bankası'nı 1976'da kurdu. Bunu yaparken mikrokredi kavramini ortaya atan Yunus, tum dunyada hizla yayilan bir sistemin de oncusu oldu. Ulkesinde bir universitede ekonomi bolumu baskani olan Yunus, Banglades'in acligin pencesine dusmesiyle 1974'te yoksulluga cozum bulabilmek icin koylerde calısmalara basladi. Yunus, ilk gorustugu yoksullardan Safiye Begum'un bambu tabure yaparak sattigini, tabure yapacak bambuyu satin alacak parasi olmadıgı icin aracidan borc malzeme aldıgini, yaptigi tabureleri ise her aksam bu yüzden satmak zorunda oldugunu ve butun bu isten sadece 2 cent kazandigini ogrendi. Begum'un borc para bulup, kendi malzemesini alabilirse daha fazla kazanacagini ve bunun icin gerekli miktarın sadece 22 cent olduğunu hesaplayan Yunus, bulunduğu koyde ogrencileriyle yaptigi arastirmalar sonunda borc alan 42 kisiyi tespit etti. Yunus, toplam borc miktarının 27 dolardan daha az olduğunu hesaplayınca "En az 42 ailenin cektigi yoksulluk sadece 27 dolar yuzunden mi" diyerek, oncelikle kendisi kredi vermeye basladi. Daha sonra 1976'da kurduğu Greeman Bankasi ile 42 kisiye borc verilen 27 dolardan 6 milyondan fazla kisiye verilen milyarlarca dolara gelindi.
Greeman Bankası'ndan 1997'de Greeman Vakfi da dogdu. 22 ulkede 52 ortagi bulunan vakif, Asya, Afrika, Amerika ve Orta Dogu'da 11 milyon dolayinda kisiye yardim ediyor. Bizim ulkemizdede mutlaka boyle yardimsever insanlar vardir ama yekunler bu kadar buyuk olmayinca tabiki dunya bilmiyor, ve Nobel alamiyorlar... Kaynak: www.hurriyet.com.tr

Insanin kendini bilmesi ve gercek

Insanin kendini bilmesi ve ona gore davranmasi cok onemlidir. Kendini buyuk gorme ve cevresindekilere yukaridan bakma aslinda buyuk bir hastaliktir ve acilen tedavi edilmesi gerekir. Bu yaziyi yazmamin sebebi cevremizde boyle insanlarin varligi ve bizi onlarin bencilce davranislarinin rahatsiz etmesi. Halbuki ne guzel olurdu dimi karsimizdakilere daha mutevazi bir sekilde davranmak ve onlarin kalplerini kazanmaya calismak. Zaten suda bir gercekki karsisindakileri hep ezmeye calisan insanlar aslinda kendi kucukluklerinin icinde kaybolan insanlardir. Bir turlu kendilerini asamazlar, ve cevrelerindeki insanlari asagilayarak ulasirlar tatmine. Bir gun dusunmezler onlarinda sonlarinin oldugunu. Cunku kimse sevmez aslinda bu tur karakterde insanlari, bazen zorunlu olarak sabrederler. Ama sabrinda sonu vardir, ve cekmezler insanlar artik onlari. Bakarlarki arkadaslari onlari yavas yavas terkediyor, anlarlar o zaman gercekleri. Genede akillanmazlar ve menfaatleri icin kurduklari arkadasliklara ikiyuzlulukle devam ederler. Boyle arkadasliklar, ve boylelerini istemiyoruz artik biz. Yeter yani, hep su ana kadar davranislarinizi hosgorduk. Baktik ki hep biz zarar goruyoruz maddi ve manevi. Onun icin gidin uzaklasin bizlerden, ve gozumuze bir daha gorunmeyin. Umarim bir dahada yollarimiz kesismez, ne bu dunyada nede obur dunyada. Ikiyuzlu arkadasliklar, dostluklar istemiyoruz artik... Icten samimi ve dosdogru arkadasliklar istiyoruz. Ne sizin zamaniniz bosa gitsin nede bizimkisi... Siz sizin yolunuza biz bizim yolumuza...

Friday, December 8, 2006

Sevindirici haberler

Bugun bizim gelecegimizi ilgilendiren cok guzel bir haber aldik. Insallah hayirli olur bizlere. Bu mutlu ani tabiki asagilarda bahsettigim esim yasatti bizlere, aslinda benimde hangi cevrede is arayacagim sorusuna noktayi koyuverdi. Bende o cevrede isler bakacagim artik. Benim icinde belirsizlik bittigi icin seviniyorum ayrica. Bir stresten daha kurtulduk suphesiz. Realage miz dusuyor yani. Benimde universite yillarinda dusundugum bir okul vardi, hatta transfer icin basvurmustum ama 3-5 gun gec basvurdugum icin kacirmistim bu firsati. Hemde burs ayarlamisken bu olay icin. Calisinca olur derler ya, oluyor iste, yollar aciliyor, ve guzel seyler nasip oluyor. Aslinda cok stres cektik, sikinti cektik bugunlere gelebilmek icin. Hic yilmadik, hep birbirimize destek olduk biricik esimle. Sonunda az kaldi derin bir ohhh cekecegiz artik, ve yeni bir yasama adim atacagiz. Cevremiz, arkadaslarimiz gene degisecek. Belki burada sahip oldugumuz arkadaslardan daha iyi arkadaslarimiz olur ins. Hani bu karsiliksiz olanlardan. Ne demisler tebdili mekanda hayir vardir, bizde sabirla bekliyoruz bu degisimi. Tekrar tebrikler karicigim, ve sukurler olsun Rabbim.

Thursday, December 7, 2006

Realage (biyolajik yas)

Insanin biyolojik yasina gercek yasi (realage) denir. Insanin cevresindeki bircok faktor bu yasini ekliyor. Bir bulastinizmi ona gore hayatinizi duzenleyip real age nizi kucultmeye calisiyorsunuz. Insani strese surukleyen hersey sizin biyolojik yasinizi olumsuz yonde etkileyebilir. Biraz insanin kulagina bencillik gibi geliyor aslinda ama genede denemeye deger bence. Ne kadar cok kisi bunun farkinda olup ona gore davranirsa bence hep beraber mutlu olunabilir ama, fedekarlik duygusunu olduruyor gibime geldi insanin. Kendiniz karar verin buna bence. Bu konu ile alakali daha genis yazilari sonra yazmayi dusunuyorum. Sizde gercek yasinizi ogrenmek istiyorsaniz www.realage.com.tr yi ziyaret edin bence.

Ayriliklarin bize hatirlattiklari

Insanlar bir araya geliyor ve belli bir sure sonra ister uzun olsun ister kisa olsun ayrilmak zorunda kaliyorlar. Bu hayatimizin belli bir cilvesi ve her zaman bu tempoya ayak uydurmaya calisiyoruz. Bizimde onumuzde bir ayrilik var, ve uzuluyor insan. Ayrilaninda uzuldugunu gormek bizi daha da uzuyor. Hadi hayirlisi. Her ayrilik sonucta ilerideki birlesmelere vesile olacagi icin yararlida aslinda. Simdi sira bizimkilerde insallah onlarda buralara gelirler ve bizimle olup bizleri sevindirirler. Dedigim gibi hayat bu, hep yasayacagiz bu ayrilik duygusunu. Belki bize aci verecek ama sonunda tekrar birlesmek nasip olacaksa aslinda guzel birsey ayrilik. Sanki bir kadinin hamile olmasina ve sonunda bir bebek dunya gelmesine benziyor yani. Ve cekilen aci seviyesince sonundaki mutluluktan daha cok haz aliyor insan. Hani bu ekonomi derslerinde anlatirlar, uzun sure ac kalan insanla, kisa sure ac kalan insanin yedikleri ilk ekmek diliminden aldiklari zevk seviyesi ve yarar gibi. Uzun sure ac kalan daha cok zevk alir ilk ekmek diliminden ve yemeye devam ettikce aldigi zevk marjinal olarak dusmeye baslar. Ama herseyin en iyi seviyesi oldugu gibi bu marjinal azalmayida dusurmek elimizde. Dengeyi korumak yani. Diger taraftan ac kalmanin seviyesini ayarlamak, cok ac kalirsakta ekmek dilimleri zevk vermez bize, basta vucudumuz kabul etmez. Belkide komaya girip buyuk bir dis (external) yardima ihtiyac duyariz. Onun icin ayriliklarida, ac kalmayida dengelemek gerek. Kisacasi ayriliklardada, beraber olmalardada orta yolu bulmali, kendimizi ona gore ayarlamaliyiz. Kisacasi her iki sekildede hem yuzumuzu eskitememeli, hem de yuzumuzu unutturmamaliyiz. Ve uzaklardada olsak bile her zaman birbirimizi hatirlamali ve aramaliyiz. Karsimizdakinin bizimle iliskiye girmesini beklemeden biz girmeliyiz iliskiye. Olaylari baslatan rolunu oynamak, ve sonundaki guzel seylerden mutluluk almak ne guzel. Ayrilanlara uzaklara gideceklere gule gule, Allah yol acikligi versin. Kalanlarada sabir diliyorum. Umarim orta yolu bulabiliriz hep beraberce, ve birbirimiz hakkimizdaki spekulasyonlari yok edip saglikli bir iliskiye sahip oluruz...

Wednesday, December 6, 2006

Kendimizi sonuna kadar acmak, samimiyet ve ictenlik

Insanin yakin cevresi ile alakali iliskileri hayatini derinden etkiliyor. Ne kadar duzgun ve saglam olursa bu iliskiler insanin hayatida ona gore duzenli ve mutlu oluyor. Yakin cevremiz aslinda bizim en cok deger verdigimiz ve guvendigimiz insanlar. Onlarin ictenliginden suphemiz olmamasi lazim. Sabretmek ve anlayisli olmak lazim. Onlarinda bize ayni sekilde davranmasi tabiki gerekli. Tek tarafli degil bu isler, sonucta bizde onlarin yakin cevresiyiz. Konusmak ve iliskileri bir dialog ortamina tasimak, ve hosgoru en guzel yontem, ve saglikli olan secim. Onun icin konusalim ve cevremizle her zaman dialog a acik olalim, olaylara hosgoru ile yaklasalim, ve gerekirse baslatalim bu guzel ortamlari. Kucuk meselelere takilip onumuzdeki guzel gunleri yok etmeyelim. Ornek olalim herkese, ve gerekirse fedakarliklar yapalim. Cunku sonunda hayat en uzununu yasasakta sonunda bitecek, ve yapmayi dusundugumuz ve yapamadigimiz seyler icin cok gec olacak. Hem de hesap vermemiz gereken yuce bir yaratici var, hem ona hesap veremeyiz hem de perisanliklar icinde yapayanliz bu dunyaya veda ederiz. Arkamizdan guzel yadedilmek istiyorsak basta o zaman yakin cevremizle iliskilerimizi duzeltmekle baslamak ve birbirimizin degerini anlamamiz lazim. Yakin cevremizden sonra tabiki uzak cevrelere ulasip kendimizi gelistirmemiz ve gonlumuzu ummanlar gibi genis tutmamiz lazim. Belki o zaman yasantimiz anlamlasir, ve mutlu bir sekilde dunyaya gozumuzu kapatiriz. Bu sekilde yine kendisi bilir ama yuce yaraticida bizden razi olur. Yoksa diger seyler zaten oluyor hayatta, biz ona bir adim yaklasinca o bizim islerimizi o kadar kolaylastiriyorki... Sunuda unutmayalim ki yaratici kendine mekan olarak insanlarin kalbini secmis, kirdigimiz her kalp aslinda onun evini yikmamiz demek. Birde evlatlarimiz, ve ogrencilerimiz var ornek olacagimiz... Lutfen kendimizi sonuna kadar acalim, samimi olalim ve icten olalim. Karsimizdakilerinin davranislarindada onlarin samimiyetinden ve ictenliginden suphe etmeyelim. Ve basta kendimizden baslayalim hesabi vermeye, dusunmeye ve harekete gecmeye...

Monday, December 4, 2006

Kayinvalidem ve kayinpederim

Onlardan asagida yavas yavas bahsetmis olsamda birde burada onlardan bahsetmeyi uygun gordum. Onlar da kendi oz annem babam gibi benim icin cok ozel insanlar. Bizleri cok seviyorlar. Basta kayinvalidemle bu klasik kayinvalide-damat sendromunu yasasakta konusa konusa beraber yasayinca atmaya basladik ve tabiki daha gidecek yollarimiz var her ikimiz icinde. Her ikmizde birbirimize daha anlayisli davraniyoruz, ve hassa konulari konusmaktan kaciniyoruz. Zaten olitik ve ideolojik konulari konusmaya ne gerek varki. Onu birakalim politikacilar yapsin, biz kendi isimize bakalim. Kayinvalidem bulundugu ortamda lafinin dinlenmesini isteyen bir insan, bunu tabiki cok okumasina, eski isine ve ailesinde en buyuk abla olmasina bagliyorum. Aslinda onu dinleyerekte hayatimiza degisik bir bakis acisi geliyor, ve konusuyoruz. Bazen ortak zevklerimiz bile ortaya cikiyor. Basta dedigimiz gibi birbirimizde kesfedecek daha cok seyimiz var. Kolaymi damat-kaynana sendromunu yok etmek :) Oglumuzu cok seviyorlar, oyleki bazen sevgisini bizimle bile paylasmak istemiyor, ama onunda ailesinde bu kadar yasadigi sikintilardan sonra boyle bir sevince ihtiyaci vardi zannediyorum, ama sanki biraz daha az sahiplense tabiki bizim icinde daha iyi olacak :) Yoksa bir yaris icinde olmak istemiyor insan evladinin sevgisi icin. Cunku sevgiler paylasmakla artar, ve buyur. Yoksa birbirinden sakinmakla degil. Bu arada kayinvalidemde benim gibi cimbomlu, sanki hissediyorum beni cok sebiyor ve takdir ediyor. Ama tabiki bunu birden itiraf etmiyor beni simartmamak icin. Onun sagligina duskunlugude ayrica bize yariyor ve bizimde kendimize dikkat etmemizi sagliyor. Butun saglik ipuclarini bize hazirca sunuyor. Sagolasin kayinvalidecigim, annem... Umarim birbirimize daha genis ve rahat davranirizda daha stressiz yasariz su uc gunluk dunyada.
Kayinpederim super bir insan, nazar degmesin insallah. Derler ya tam orto yol adami, kendi babamada bu konuda benziyor cok. bizim icin su 2.5 ayda baya fedekarlik yapti kayinvalidemle beraber. Bir ay boyunca ramazanda beraberce oruc tuttuk ve bana arkadas oldu. Ulkemizden uzakta zaten zor oluyor oruc tutmak ama kayinpederim, babam, bunu kolaylastirdi ve zevkli bir hale getirdi benim icin. Insallah gelecek senede ramazanda ya onlar gelirler yada kendi annem babam gelirlerde beraberce turma keyfini tekrar yasariz. Esim sut verdigi icin tutamiyor, yoksa onunlada ne zevkli geciyordu ramazanlarimiz. Bu ramazanda keyinvelidem ve kayinpederimlede baya iftarlara gectik ve cilginca yedik ictik, tabiki sonunda kilolarida aldik. Gecmis olsun bize:) Kayinvalide yurume eksersizleriyle atti kololari ama kayinpederle ben biraza tombislestik. Kayinpederim Besiktasi destekliyor esim gibi, ama yapamayacaklar oglumu Besiktasli :)
Kayinpederimle ortak bir diger yonumuzde ikimizde her turlu sporu cok seviyoruz, ozellikle oda bende Amerikan futbolunu cok seviyoruz. Her hafta sonu butun maclari seyrediyoruz, ozellikle Cowboys un maclarini ve tuttugumuz takim iyi sonuclar aliyor. Bu arada kayinvalidem ve kayinderim Ege Universitesi yuksek ziraat muhendisligi mezunlari ve devletimize 20 senenin uztunde hizmet ettikten sonra emekli olmuslar kendileri. Ve su anda kendilerine gezip gormeyi hedef edinmisler, ama oglumuz oldukta sonra o onlarin birinci hobileri oldu. Umarim hersey gonlunuzce olur ve kalbiniz genisligi gibi guzel bir hayat yasarsiniz. Seliminde velendiginide hep beraber goruruz. Bize dugun nasip olmadi ama insallah evletlerimizin dugunleri nasip olur hem kendi anne babama hem de sizlere. Sizleride coook seviyorum kayinvalidem (annem) ve kayinpederim (babam)... Sunuda ekleyeyim kayinpederim bana bugun sana cok guveniyorum ve seviyorum, sen torunum iyi bir baba, kizim icin iyi bir es, ve iyi bir insansin. Gozum Turkiyeye arkamda gitmiyor dedi. Sagolsun insan nasil dusunuyorsa oyle gorurmus... Bende layik olmaya calisiyorum bu iltifatlara, ve karsiliksiz sevgilere...

Oglumuz

Oglumuz 5 Ocak 2006 da dunyaya tesrif etti, ve biz onu cok seviyoruz. O bizim bir tanemiz ve insallah onu cok iyi bir sekilde yetistirmeyi ve yonlendirmeyi dusunuyoruz. Biz dogrulari gosterecegiz ve onun iyi ortamlarda bulunmasina ozen gosterecegiz, ama sonunda tabiki secim onun olacak. O evimize oyle bir bereket ve sevinc getirdiki onu kelimelerle anlatmanin imkani yok. Yani ailemizdeki en buyuk eksikligi tamamladi, ve onunla bulunmanin her dakikasi bana ayri bir zevk veriyor. Allahim sana binlerce sukurler olsun boyle guzel, akilli, ve hareketli bir cocugu bize nasip ettigin icin. Insallah bizde senin emanetine en iyi sekilde sahip cikariz ve gerekliliklerini yerine getiririz. Onun acisini bize gozterme insallah. Oglumuz bizim icin cok ozel cunku ilk cocugumuz ve bundan sonra dusundugumuz evlatlarimizin abisi, yani onlara ornek olacak insan. Seni cok seviyorum oglum...

Biricik Esim, Can Yoldasim, Her Iki Cihan Mutlulugum

Bizim birlikteligimiz derler ya hani Allah birbirleri icin yaratmis, onlari birbirlerine yazmis oyle bir birliktelik iste. Ayni universitenin ayni bolumlerinde ayni senelerde bulunmus olmamiza ragmen ve onun cok yakin arkadaslarini tanismis olmama ragmen bir turlu universite zamanlarinda cakismadi yollarimiz. Annemin bir tanidiginin sayesinde kurulan bir iliski, sonunda ikimizinde bu kadar guzel olabilecegini dusunmedigimiz. Sevgimiz birbirimize bu kadar buyuk iste. Su 5 seneyi dolu dolu yavas yavas kurarak gecirdik. Cok guzel gunlerde gecirdik, huzunlu gunlerde. Birbirimize sarilip agladigimiz gunlerde. Ama hepsi bizim izin guzel birer ani, sonunda Allah a binlerce sukur guzellikleri yasamaya basladik. Su anda 11 aylik olan bir oglumuz, dunyalar tatlisi. Iyi giden akademik kariyerimiz ve doktoralarimizi bitiriyor olmamiz. Tabiki cevremizdeki tonlarca dostlarimiz. Herkes tarafindan ornek gosterilen hayatimiz. Bu tabiki sen olmazsan olmazdi karicigim. Senin biricik guzel kalbin, ve bana sonsuz sevgin. Saf bir sekilde Allah a olan bagliligin ve tabiki en onemlisi dualarin. Ben kolay bir insan degilim biliyorum, tabiki sen de degilsin. Ama her ikimizin fedekarliklariyla kurdugumuz hayatimiz. Insallah basta baslikta da dedigim gibi her iki cihan mutlulugum, insallah ben senden once olurumde senden ayrilma acisini gormem... Seni cooook seviyorum karicigim.

Kardesim

Benim benden 2 yas kucuk bir kiz kardesim var, su anada Ankarada bir universitede ogretim uyesi ama bu seviyeye gelinceye kadar baya ugrasti cabaladi. Kendisini bu azmi icin gercekten cok takdir ediyorum. Oda ben gibi ogretmen lisesi mezunu, ve universitede egitim fakultesi tercih edince ek puan aliyor. Ama ikimizede egitim fakulteleri nasip olmadi. O universitede ozel bir universitenin 4 yillik hemsirelik bolumunu yuksek basarili olarak bitirdi ikinci olaraktan kilpayi, daha sonra bir devlet universitesinde masterini aldi ve su anda doktarisina baslayacak. Eside Ankara da ozel bir lisede fizik ogretmeni kendisi cok basarili masallah. Birde ogullari var 2.5 yasinda, yani benim yegenim oluyor. Bana baya benzetiyorlar, insallah dayisina benzer de, onuda en sonunda buralarda goruruz, yakin oluruz. Onuda hic gormedim aslinda resimlerinden taniyorum, goruyorum, ama aramizda bir yakinlik var iste herkesin kiskanacagi turden. Kardesim benden baya bahsediyor heralde ogluna:) Kocasida kiskaniyordur heralde :) Annemin babamin Turkiyedeki tek baglantilari onlar. Annem babamda sanslilarda ayni zamanda iki cocuklari oldugu icin, ya bir cocuklari olsa idi ne olacakti...Uzaklarda ve yuzunu gormedikleri bir torunlari...Insallah o gunlerde gelirde gorusuruz, hasret gideririz uzunca bir sure...

Annem ve babam

Annecigim ve babacigim sizleri gercekten cok ozledim. 4.5 sene sizleri gormeden gercekten cok zor gecti, ama insallah sonunda iyi seyler olacak ve bu kadar cektigimiz sikintaya, ayriliga deger. siz bana hayatim boyunca hep destek oldunuz ve benimle gurur duydunuz. Yemedin yedirdiniz icmediniz icirdiniz, ve benim egitimim icin hep dogru yerlere yonlendirdiniz. Benim hayati kucuk yasta ogrenmeme vesile oldunuz. Bu bana gercekten basta sendelesemde cok saglam bir karakter kazandirdigina inaniyorum. Insanlari daha iyi anlayip empati yapabiliryorum, onlari ne olursa olsun once insan olduklari icin deger veriyorum. Onlara hep gulen yuzumu gosteriyorum, ve yardima ihtiyaci olan herkese dil, din , irk ayrimi gostermeden yardimci olmaya calisiyorum, ve bunlari hic bir karsilik gozetmeksizin yuce yaraticinin rizasi icin yapmaya calisiyorum. Bunlari bana hep siz ogrettiniz ve yonlendirdiniz. Bizleri hep en iyi sekilde yetistirmeye calistiniz. Hep bilgi ve gorgu olarak hep yasitlarimin onunde olduk ve onlari yonlendirdim. O kadar maddi imkansizlar icinde bizleri en iyi sekilde vatanina, millletine ve en onemlisi insanligin yararina birseyler yapmanin onemli oldugunu ogreterek yetistirdiniz. Kucuk yasimdan itibaren bana ozguveni asiladiniz. 6 yasimda iken bana kocaman dukkani teslim edip gidiyordunuz, ve bana sonuna kadar guveniyordunuz. Bunlari simdi dusununce ne kadar onemli ve guzel seyler oldugunu goruyorum. Bu sayede "survival" ayakta kalmayida ogrendim. Bu sekilde ne kosulda olursam olayim onumde firsatlari en iyi sekilde degerlendirmeyi ogrendim. Hele annemin sakin arkana bakip keske deme sozleri benim icin olcu oldu ama ben kendimi genede alamadim arkama bakip keske demekten. Esimde simdilerde bana ayni seyleri soyluyor ve ben bu dusturu hayatimda uygulamaya calisiyorum. Babacigim sende hayatima bircok pozitif seyler kattin. Bana bildigim dogru ne ise savunmami ogrettin, senin o meshur greve cikip arkadaslarini satmayip taviz vermemen gibi. Isini kaybetme ugruna direnmeni. Ve hayatinin hepbir mucadele icinde gecmesi, ve etrafinda cok sevilip sayilman bana hep ornek oldu. Ismin gibi hep hilmi oldun. Keske bende senin gibi hilm sahibi olabilsem. Kisacasi ben sizleri gercekten cok ozledim, keske oglumuzu, torunuzuda gorebilse idiniz hemen. Ama nasip olmadi bu kisa, insallah sira sizde bekliyoruz bu uzak diyarlara hem bizi gormeye hem de torunuzu gormeye. Insallah en kisa zamanda gelirsiniz. Tabiki gelmeniz annemin emekliligine bagli, ve tabiki uygun olmaniza.Insallah hersey yolunda gider ve vizeyi alip gelirsiniz buralara. Daha sonra da tabiki sira gene diger anneme ve babama gececek :) Sizleri hasretle kucakliyor ve ellerinizden opuyorum. Umarim gelecek gunler hem sizin hem de bizim icin cok daha guzel olacak, ve bol bol gorusecegiz.

Bugunlerde

Bugunlerde bir hareket var etrafimizda. Oglumuz buyuyor, esim is gorusmelerine gidiyor, benimde kariyerimle alakali guzel seyler oluyor. Su anda hep guzel haberler aliyoruz ve guzel seyler yasiyoruz. Insallah bu halimiz bozulmaz ve emegimizin karsiligini aliriz. Su siralar ailecek bir huzun yasiyoruz. Son 2.5 aydir bizimle beraber olan sevgili kayinvalidem ve kayinpederim Turkiye'ye donuyorlar. Oglumuz ve biz halbuki ne kadar cok alismistik onlarin varligina. Evden sabah giderken gule gule diyen gelincede kapiyi bize acip hosgeldin diyen birileri vardi. Ozellikle ben 4.5 senedir hem anne babamdan hem de ulkemden ayri oldugum icin bu sickaligi ozlemistim. Gecici olarakta olsa giderdik bu hasreti. Herseyin sonu oldugu gibi onlarinda tatillerinin sonu var tabiki. Onlarda huzunlu hem bizden hem de torunlarindan ayrilacaklar. Simdiden geri gelme planlari yapmaya basladilar bile. Ucak bileti bakiyorlar. Dallas olmasa bile yeni gidecegimiz diyarlara gelirler artik. Ama tabiki onlarinda musait olmalarina ve imkanlarina bagli tabiki. Kayinvalidemin annesi rahatsiz ve Turkiyeye gidince onunla ilgilenecekler. Kendi annemin cok sevdigi ve cok saydigi bir insan kayinvalidemin annesi. Insallah biran once iyilesir ve etrafina neseler sacmaya baslar. Aileleri anlatmak icin heralde ayri bir blog acmak lazim, o kadar geniski kocaman bir kitap olur. Ama yinede anlatamadan gecemeyecegim zaman zaman. Oglumuza nasil 8.5 ay biricik karimla nobetlese bakti isek tekrar baslayacagiz oyle bakmaya. Insallah ustesinden geliriz gene, ve o gucun bizlerde olduguna inaniyorum. Kayinvalidem gecen gun gidince ac kalacagini hissediyorum demisti, ama nasil bir oyle izlenimi verdigimizi anlamiyorum. Onlarin icleri rahat olsun biz insallah herseyin ustesinden geliriz ve oglumuzada ve ileride olacak cocuklarimiza guzelce bakar ve dunyadaki en iyi anne ve baba oluruz. Bu gucu hem esimde hem de kendimde goruyorum.
Kayinpederimin ayaklari biraz rahatsiz, biz kendisine Turkiyeye gidince ayaklarindan tedavi olmasini tavsiye ettik. Insallah sozumuzu dinler. Cunku ileride oglumuzla saglikli bir sekilde oynamisini istiyoruz.