Friday, December 29, 2006
Kurban bayrami ve yeni yil
Thursday, December 28, 2006
Iki yuzluluk ve ustesinden gelme
Monday, December 25, 2006
Bekleyen gozler
Sunday, December 24, 2006
Suslu Deve
Thursday, December 21, 2006
Ruhumuz ve biz
Gecenin bu vakti
Tuesday, December 19, 2006
Aci ama gercek mutsuzlar daha basarili
Buyrun orijinal yaziyi okuyun bakalim, begenecekmisiniz.
Mutlu insanlar kolayca gevşeyip dikkatini dağıtabiliyor. Mutsuzlar ise zor görevleri daha kolay başarıyor. Kanada’da yapılan bir araştırma, mutluluğun yaratıcılığı arttırdığını ancak konsantrasyonu azalttığını ortaya koydu. Buna karşılık, mutsuzluk ise daha dikkatli ve zor görevlerde başarılı olmayı sağlıyor. Bilim adamlarının, 24 gönüllü üzerinde yaptığı araştırmanın sonuçları, Amerikan Bilimler Akademisi’nin süreli yayınlarında yayımlandı. Bilim adamları, farklı müzikler dinleterek deneklerin ruh halini etkiledi. kendilerini mutlu ve mutsuz hissettikleri sürelerde bazı görevler yapmaları istendi.
MUTLULUK DAĞITIYOR!
Mutsuz denekler dikkatlerini bir noktada yoğunlaştırıp konsantre olabilirken, mutlu deneklerin dikkatinin daha çabuk dağıldığı görüldü. Mutlu deneklerin yoğun dikkat gerektiren bir görevi yerine getirirken dikkatleri kolayca dağılırken, yaratıcılık gerektiren bir görevde ise mutsuz deneklerden daha başarılı oldukları gözlendi. Bilim adamları, mutlu insanların görüş ve algı alanının daha geniş olduğunu, bu nedenle de dikkatini bir noktada yoğunlaştırmakta zorlandığını belirtti. Ancak bunun da mutlu insanların daha yaratıcı olmasını sağladığı kaydedildi. Mutsuz insanların ise dış etkenlere karşı daha kapalı olduğu, bu nedenle dikkatini daha kolay bir noktada toplayabildiği ifade edildi.
Monday, December 18, 2006
Baba ve ogul
Saturday, December 16, 2006
Ahmet Ertegun ve Guzel bir Yazi
Sizi arka kapıdan alırız (Ertugrul Ozkok, 17 Aralik 2006, Hurriyet)
1940’lı yılların sonlarına doğru, Türkiye’nin Washington Büyükelçisi, ilginç bir mektup alır. Bugüne kadar az kişinin bildiği bu mektup, güneyli bir senatörden gelmiştir.Mektup şöyle başlamaktadır:"Sayın Bayım, Bazı kişiler bana, kara derili bir şahsı ön kapıdan evinize aldığınız bilgisini ulaştırdı. Size şunu bildirmeliyim ki, biz ülkemizde bu tür davranışları tasvip etmiyoruz." Irkçılığın en koyu bölgesinden gelen senatör açıkça tehdit ediyor. Zencileri evinize sokmayın diyor. Hele hele evinizin ön kapısından asla sokmayın demeye getiriyor. Türk Büyükelçi, mektubu alıyor ve güneyli senatöre tek cümlelik şu mektupla cevap veriyor: "Sayın Bayım, Bizim ülkemizde dostlarımız evimizin ön kapısından girerler, mamafih siz geldiğiniz takdirde arka kapıdan girmenizi temin ederiz." Evet bu kadar basit ve hak ettiğini fazlasıyla veren demir leblebi gibi bir cümle. Osmanlı’yı miras almış, Cumhuriyet’i kurmuş ilk kuşağın insanlık dersini veren bu büyükelçi, yarın Özbekler Tekkesi’nde toprağa vereceğimiz Türk büyüğü Ahmet Ertegün’ün babası Münir Ertegün’dü. O mektup, çokuluslu bir devletin emperyal kültürünün ve saygısının manifestosuydu. Washington o yıllarda hálá kara derili insanların gettolarında yaşadığı bir şehirdi. Amerikan iç savaşını kuzeyliler kazanmış, ama güneyin ırkçı iklimini değiştirememişti. O yıllar kara derili insanlara "Negro" bile değil, "Nigger" muamelesi yapıldığı yıllardı. Ama siyahi müzisyenler o eve hep ön kapıdan girip çıktılar. O güneyli senatöre gelince, bugün adını hatırlayan bile yok. Mektubu yazan Münir Ertegün’ün naaşı ise ABD hükümetinin tahsis ettiği dev bir zırhlıyla Türkiye’ye getirilecekti. Her küçük şahsi tarih, işte böyle hayat bilgisi dersleriyle doludur. Amerika’nın Cleveland şehrinin merkezinde herkesin dikkatini çeken modern bir bina vardır. Binanın üzerinde "Rock’n Roll Hall of Fame" yazar. Burası Amerika’nın en önemli rock müzik müzesidir. Binanın giriş katında sağ tarafta büyük bir salon bulunur. Burası "Ahmet Ertegün Salonu"dur. Ahmet Ertegün, gettoların yalnız müzisyenlerine şöhretin yolunu açtı. Amerikan müziğinin iç savaşını kazanan komutan o oldu. Büyük bir Amerikalıydı. Aynı zamanda büyük bir Türk’tü. Bu yazının asıl duygusu, ne kara Amerikalılar, ne müzisyenler, ne de başka bir şey. Bu yazının asıl gayesi, "ana rahmi". Yani ebediyetten gelinip ebediyete dönülen o sonsuz dergáh. Ahmet Ertegün, bugün Amerika’nın en önemli şahsiyetlerinden biri. Bütün kariyerini orada yaptı. Amerikan kültürünün büyük bir temsilcisiydi. Orada para kazandı, orada şöhret oldu. Belki daha çok oraya, daha az buraya aitti. Acaba gerçekten öyle miydi? İnsanın bedeni ve ruhu kime aittir? Belki kendine, belki başkasına. Belki mülkiyetini kendinde tutmuştur, belki kiraya, icara vermiştir. Belki de satmıştır. Ama iş sonsuza göç etmeye geldiğinde, musalla taşından önceki o son sorunun cevabını verirsiniz. "Ben nereye aidim?" O son sorunun en huzur veren cevabı ise şudur: "Ana rahmine..." Geldiğim ve gideceğim yere. İşte vatan da orasıdır, huzur sokağı da. Ahmet Ertegün, büyük Amerikan vatandaşı, büyük Türk vatandaşı, yarın işte o adrese dönüyor. Özbekler Tekkesi’nde basit bir taşın altına... Türk gökkubesinin altına... (*) Bu mektubu Ahmet Ertegün’ün "What’d I Say; The Atlantic Story" adlı kitabında okudum.
Bencillik ve adil olmak
Friday, December 15, 2006
Boston yeni diyarlar
Wednesday, December 13, 2006
Kararin arkasindan gelen mutluluk ve huzur
Tuesday, December 12, 2006
En etkin insanlar
Monday, December 11, 2006
Secmek zorunda kalmak
Sunday, December 10, 2006
Ilk Turk Nobel i aldi
Yoksullarin Bankacisi-Nobel Baris Odulu
Greeman Bankası'ndan 1997'de Greeman Vakfi da dogdu. 22 ulkede 52 ortagi bulunan vakif, Asya, Afrika, Amerika ve Orta Dogu'da 11 milyon dolayinda kisiye yardim ediyor. Bizim ulkemizdede mutlaka boyle yardimsever insanlar vardir ama yekunler bu kadar buyuk olmayinca tabiki dunya bilmiyor, ve Nobel alamiyorlar... Kaynak: www.hurriyet.com.tr
Insanin kendini bilmesi ve gercek
Friday, December 8, 2006
Sevindirici haberler
Thursday, December 7, 2006
Realage (biyolajik yas)
Ayriliklarin bize hatirlattiklari
Wednesday, December 6, 2006
Kendimizi sonuna kadar acmak, samimiyet ve ictenlik
Monday, December 4, 2006
Kayinvalidem ve kayinpederim
Kayinpederim super bir insan, nazar degmesin insallah. Derler ya tam orto yol adami, kendi babamada bu konuda benziyor cok. bizim icin su 2.5 ayda baya fedekarlik yapti kayinvalidemle beraber. Bir ay boyunca ramazanda beraberce oruc tuttuk ve bana arkadas oldu. Ulkemizden uzakta zaten zor oluyor oruc tutmak ama kayinpederim, babam, bunu kolaylastirdi ve zevkli bir hale getirdi benim icin. Insallah gelecek senede ramazanda ya onlar gelirler yada kendi annem babam gelirlerde beraberce turma keyfini tekrar yasariz. Esim sut verdigi icin tutamiyor, yoksa onunlada ne zevkli geciyordu ramazanlarimiz. Bu ramazanda keyinvelidem ve kayinpederimlede baya iftarlara gectik ve cilginca yedik ictik, tabiki sonunda kilolarida aldik. Gecmis olsun bize:) Kayinvalide yurume eksersizleriyle atti kololari ama kayinpederle ben biraza tombislestik. Kayinpederim Besiktasi destekliyor esim gibi, ama yapamayacaklar oglumu Besiktasli :)
Kayinpederimle ortak bir diger yonumuzde ikimizde her turlu sporu cok seviyoruz, ozellikle oda bende Amerikan futbolunu cok seviyoruz. Her hafta sonu butun maclari seyrediyoruz, ozellikle Cowboys un maclarini ve tuttugumuz takim iyi sonuclar aliyor. Bu arada kayinvalidem ve kayinderim Ege Universitesi yuksek ziraat muhendisligi mezunlari ve devletimize 20 senenin uztunde hizmet ettikten sonra emekli olmuslar kendileri. Ve su anda kendilerine gezip gormeyi hedef edinmisler, ama oglumuz oldukta sonra o onlarin birinci hobileri oldu. Umarim hersey gonlunuzce olur ve kalbiniz genisligi gibi guzel bir hayat yasarsiniz. Seliminde velendiginide hep beraber goruruz. Bize dugun nasip olmadi ama insallah evletlerimizin dugunleri nasip olur hem kendi anne babama hem de sizlere. Sizleride coook seviyorum kayinvalidem (annem) ve kayinpederim (babam)... Sunuda ekleyeyim kayinpederim bana bugun sana cok guveniyorum ve seviyorum, sen torunum iyi bir baba, kizim icin iyi bir es, ve iyi bir insansin. Gozum Turkiyeye arkamda gitmiyor dedi. Sagolsun insan nasil dusunuyorsa oyle gorurmus... Bende layik olmaya calisiyorum bu iltifatlara, ve karsiliksiz sevgilere...
Oglumuz
Biricik Esim, Can Yoldasim, Her Iki Cihan Mutlulugum
Kardesim
Annem ve babam
Bugunlerde
Kayinpederimin ayaklari biraz rahatsiz, biz kendisine Turkiyeye gidince ayaklarindan tedavi olmasini tavsiye ettik. Insallah sozumuzu dinler. Cunku ileride oglumuzla saglikli bir sekilde oynamisini istiyoruz.